Cumartesi, Nisan 20, 2024
Ana SayfaSLIDER7. DÖNE7. DÖNEM 2. GENEL MECLİS TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRGESİM 2. GENEL MECLİS...

7. DÖNE7. DÖNEM 2. GENEL MECLİS TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRGESİM 2. GENEL MECLİS TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRGESİ

TARIM ORKAM-SEN 7. Dönem 2. Genel Meclis Toplantısı 17-18 Kasım 2021 tarihlerinde Diyarbakır’da aşağıdaki gündemle toplanmıştır:

1-Yoklama

2- Divan Oluşturulması ve Saygı Duruşu

3-Açılış Konuşması

4- Siyasal/Sendikal Sürecin Değerlendirilmesi

5- Çalışma Raporlarının Sunulması ve Değerlendirilmesi

6- 2. Dönem Şube ve Genel Merkez Kurullarının Değerlendirilmesi

7- Sonuç Bildirgesinin Okunması ve Kabulü

8- Kapanış

 

2.Genel Meclis Toplantımıza; Emek, Demokrasi, Barış ve Özgürlük mücadelesinde yitirdiğimiz tüm devrimcilerin anıları önünde saygıyla eğiliyor, onları minnetle, şükranla anarak başlıyoruz. Anılarını mücadelemizde yaşatma sözü veriyoruz.

AKP-MHP iktidarı kendi bekasını devletin bekası olarak gösterme çabaları artık sonuç vermemeye ve toplum algısında, sonu gelmiş, tükenmiş bir iktidar olduğu düşüncesini netleştirmiş oldu. İktidarı boyunca topluma, doğaya ve insanlığa ait bütün değerleri yok etme amacı güden iktidar, içine girmiş olduğu krizi çözmek için kendi krizini topluma yayma, toplumu açlığa sürükleme, ekolojik yapıyı yok etme, halklar arasında çatışma noktaları yaratma, cinsiyetçi politikalarla kadınlar üzerindeki şiddeti arttırma çabalarına hız vererek devam etmektedir. Pandemi sürecinde toplumun büyük kesiminin yaşadığı ekonomik zorluklar, önlemlerin kalkmasından sonra da her geçen gün daha da artarak devam etmektedir. Özellikle tarımda yaşanan küresel ısınma ve iklim kaynaklı zorlukların yanı sıra politikasızlık ve ekonomik kriz üreticileri girdileri alamayan bir noktaya taşırken toplumu da ilerleyen süreçte büyük bir açlıkla karşı karşıya bırakacak tehlikeli bir sürece girmiştir. Yaşadığımız iklim krizi de önemli oranda iktidarın topluma ait bütün ekolojik varlıkları sermayeye peşkeş çekme amacının bir sonucudur. Ülkede meydana gelen orman yangınları daha söndürülmemişken yasa çıkararak, yanan alanları imara açmaya çalışarak toplumu değil de sermayeyi ve yandaşlarını gözettiğinin pratik ifadesidir.

Militarist ve güvenlikçi politikaları siyasetinin merkezine koyan iktidar, toplumun ihtiyacı olan demokratikleşmeyi, anayasal anlamda güvence altına alınmış bir siyaset ve örgütlenmeyi amaçlamaktansa, MHP’yi yedeğine alarak savaşı ve çatışmayı daha da arttıran bir yerden politik hattını kurarak yıllardır ülkeyi bir savaş cenderesine sokmuştur. İktidar; yaklaşık 6 aydan fazla bir süredir sınırımızda devam eden bir savaş üzerinden toplumu hizaya çekmek ve Kürt sorununda çözümsüzlüğü esas alan bir noktadan hareket ederken açlık ve yoksullukla mücadele etmek zorunda kalan topluma da “mermi” edebiyatı yaparak insanlarla alay etmektedir. Kendinden önceki bütün iktidarların uyguladığı ve hiçbir sonuç alamadığı çözümsüzlüğü bir daha uygulayarak farklı bir sonuç alabileceğini düşünen iktidar son yıllarda bu çözümsüzlük anlayışını daha ileri bir noktaya taşıyarak komşu ülkeleri işgal etmeye kadar vardıran tezkereler çıkarmaktadır. Özellikle muhalefetin bundan önceki savaş tezkerelerinde göstermiş olduğu, iktidarı destekleyen pratik bugüne kadar iktidarın önünü açarken diğer taraftan da iktidarın hukuksuzluklarını da meşrulaştırmış ve rahat hareket etmesine yol açmıştır. Özellikle Kürt sorunu söz konusu olduğunda muhalefetin kolaylıkla hizaya çekilmesi toplumu daha da yoksullaştırırken aynı zamanda militarist ve güvenlikçi politikalar üzerinden toplumu kutuplaştırmıştır. İktidarın elde etmiş olduğu bu rahatlık, hukuku hiçe sayarak milletvekillerini hapse atmak, siyasi partilere kapatma davası açmak, kamu emekçilerini KHK’lerle ihraç etmek ve istediğinde anayasayı bile askıya alma cesareti vermiştir. Buradan yola çıkarak yaşadığımız hukuksuzluklara baktığımızda; esas sorumlu iktidar olmakla beraber muhalefetin öngörüsüz ve toplumdan uzak pratiklerinin de bugün içinde olduğumuz süreçte payının olduğu açıktır.Bütün bu olumsuzluklara rağmen yaşadığımız süreci atlatmak, demokratik, ekolojik ve insan haklarını temel alan yeni bir süreci inşa etmenin yolu; geçmişte olduğu gibi iktidarı destekleyen bir yerden değil de toplumun her kesiminin temel hak ve özgürlüklerini esas alan, insanı ve doğayı yaşatmayı hedefleyen bir noktadan muhalefetin yeniden şekillendirilmesidir.

Geldiğimiz noktada toplumdaki rahatsızlık gün geçtikçe artarken emek cephesinde de, iktidarın oluşturmuş olduğu aparatlar toplumun yoksulluk ve hukuksuzluk karşısında itiraz etme, muhalif örgütlerde bir araya gelerek taleplerini iletme ihtiyacının önünü tıkamaya devam etmektedir. Son TİS sürecinde yetkilendirilmiş sarı sendika ve iktidar arasındaki gösteri mevcut iktidar destekçilerinin artık tamamen toplumun ihtiyaçlarından uzak, emek mücadelesiyle ilişkisi kalmamış ve toplumu iktidarın yedeğine almaktan başka bir amacı olmayan yapılar olduğunu net bir şekilde ortaya çıkarmıştır. Kamu emekçilerinin gerçek ihtiyaç ve talepleri, gerçekleşen TİS’de hiç yer bulmamışken, iktidar yandaşı sendikalar görüşmeler sonucunda 3600 ek gösterge, sözleşmeli emekçilerin sorunları vb. gibi önemli sorunları iktidarın elini güçlendirecek şekilde bakanlığa havale ederek bir emek örgütü değil de kendine siyasi ikbal oluşturmaya çalışan bir iktidar aparatı olduğunu göstermiştir.İktidara yakın sendikaların bu pratiği sonucunda kamu emekçileri, hak arama konusundaki net duruşumuz ve haklılığımızdan aldığımız fiili meşru mücadele geleneğimiz nedeniyle hemen hemen her ilde konfederasyonumuza bağlı işkollarında örgütlenme talebinde bulunmaktadır. Bunu gören iktidar bu yönelimi engelleyemeyeceğini bile bile bazı illerde üyelerimize yönelik mobing, sürgün ve hatta konfederasyonumuza bağlı diğer işkollarından arkadaşlarımıza yönelik tutuklamalarla bu süreci durdurmaya çalışmaktadır. Daha önce de bu yöntemleri deneyen iktidar,bütün bu uygulamalara rağmen yedeğine aldığı ve artık emekçilerin üzerinde bir yük haline gelen sarı sendikaların gerilemesini durduramamaktadır.

Bugüne kadar devam eden her türlü baskı ve zorbalığa rağmen sınıf bilinciyle çıktığımız yolda birlikteliğimizi sürdürdükçe her türlü engelleri aşarak, geleceği olmayan iktidara karşı yaşanabilir bir ülkeyi ve doğayı yeniden inşa ederek hep beraber güzel yarınları yaşayacağımıza olan inancımızla gelecek döneme ilişkin aşağıdaki kararları almış bulunmaktayız.

 

Tarım Orkam-Sen 2. Genel Meclisi, yukarıda açıklanan gerekçeler doğrultusunda önümüzdeki süreçle ilgili mücadele perspektifini belirlemiştir:

 

  • KHK hukuksuzluğuna ve keyfiyetine karşı mücadelenin KESK bütünselliği içinde sürdürülmesi, ihraç edilen ve açığa alınan bütün arkadaşlarımızın görevlerine iade edilmesi için mücadele hattının güçlendirilmesi, eylemselliğin ve dayanışmanın yükseltilmesi,
  • Doğayı ve ekolojik dengeyi bozan çevre politikalarına karşı yürütülen mücadelelerin büyütülmesi ve genişletilmesine devam edilmesi; orman yangınlarına karşı mücadelede sendikamızın kararlılığının sürdürülmesi, tarımın tasfiyesine karşı, üreticiden ve halktan yana politikaların geliştirilmesi için yapılan eylem ve etkinliklere destek verilmesi,
  • Çıkan yangınlar her ne kadar iklim krizi nedeniyle olsa da aynı zamanda insan eliyle çıkarılan yangınlar da dahil olmak üzere bu yangınlara devletin zamanında müdahale etmesine ilişkin yeterli altyapı ve müdahale gücünün oluşturulması için kamuoyuna yönelik çalışmaların yapılması,
  • Kamuda güvencesiz çalışmaya karşı faaliyet yürütülmesi ve sözleşmeli çalışanların kadroya alınmasına ilişkin çalışma yapılması,
  • İşyerlerinde ve çalışma alanlarında idareciler tarafından başta kadınlar olmak üzere bütün emekçilere uygulanan; sürgün, mobbing, taciz ve şiddete karşı eylem ve etkinliklerin yürütülmesi,
  • 10 Ekim’in özeleştirisi olarak, kaybedildiği yerden 10 Ekim’de yeniden başlamak üzere miting düzenlenmesi,
  • İktidarın kadın kırım politikalarına karşı toplumsal cinsiyet bilincini arttırarak mücadele etmek ve var olan kazanımları korumak için kolektif bir çalışmanın sendika bütünselliğinde hayat bulması,
  • Çocuk istismarı ve tacizlerine karşı mücadele verilmesi, erkek egemen sistem/devlet aklıyla aklanan ya da üstü örtülen olayların teşhir edilerek kamuoyunun bilgilendirilmesi,
  • AKP-MHP faşist iktidarını yenmek ve yaşanılabilir bir ülkeyi inşa etmek için tüm muhalefete, başta Kürt sorununun çözümünü esas alan, laiklik ve cumhuriyet değerlerini kamusal bir bütünlükle ele alan ve emekçi sınıfı gözeten ittifak politikalarını esas almasının önerilmesi,
  • İktidara aday olmayı hedefleyen parti ve ittifaklara sendikal ve emek boyutu üzerinden oluşturacağımız tutum belgelerimizi gecikmeden iletecek bir çalışmanın hazırlanması,
  • Tarım ve orman politikaları çalışmalarının hız kesmeden ve önüne kısa ve uzun vadeli programlar hazırlanarak çalışmaların yapılması,
  • Meclis toplantılarının ilk bölümünde eğitim çalışmasına yönelik planlamanın yapılması,
  • TMO’da çalışan emekçilerin iş ve çalışma koşullarının düzeltilmesi yönünde genel merkez düzeyinde çalışma yapılması,
  • Emek ve demokrasi güçleri ve sendikaların yapacağı basın açıklamaları ile eylem ve etkinliklerin güvenlik güçlerince hukuksuz şekilde engellenmesine yönelik yaklaşımlara karşı insan hakları kurulu vb. kurumlara müracaat edilerek hak gasplarının engellenmesine yönelik çalışma yapılması,
  • Yeni dönemde sendikal örgütlenme çalışmalarının arttırılarak, TİS sürecinde sarı sendika tarafından göz ardı edilen 3600 ek gösterge, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması, sözleşmeli emekçilere kadro talebi ve diğer sözleşme taleplerimiz için konfederasyonumuzla birlikte çalışma yürütülmesi,
  • Mevsimlik tarım işçilerinin yaşadığı sorunların giderilmesi amacıyla ilgili dernek, kuruluş vd. kurumlarla ortak bir çalışmanın yapılarak rapor hazırlanması,
  • Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine yönelik KESK bütünselliğinde çalışmalar yapılması,
  • Kadın bülteninin çıkarılması, kadın sorunları, eril söylem üzerine panel ve atölye çalışmalarının yapılması,
  • Mevsimlik kadın işçilerine ve mülteci kadınlara yönelik kadın ve çocuk sorunlarına ilişkin çalışma yapılması, kadın çalışmaları için ayrı bir bütçenin oluşturulması,
  • 1995 yılı ve öncesi orman muhafaza memurları 1 yıllık eğitimle orman muhafaza memuru olmaktaydı fakat bunun karşılığında herhangi bir yükseköğretim sıfatı taşımıyorlardı. Bununla ilgili gerekli çalışmaların yürütülerek 2 yıllık meslek yüksekokulu (ön lisans) mezunlarıyla denk hale getirilmelerine ilişkin çalışma yürütülmesi,
  • Kolluk görevlisi olarak görev yapan orman işletme şefleri ve orman muhafaza memurlarının emniyette ve askerde olduğu gibi her 5 yıla karşılık 1 yıl olacak şekilde yıpranma payı verilmesi konusunda mutlaka genel müdürlük ve bakanlıkla iletişime geçilerek, yazışma yapılarak konunun çözüme kavuşturulması için çalışma yapılması,
  • Orman muhafaza memurlarının hafta tatillerinin halen güvence altına alınmadığı, haftada 7 gün/24 saat çalıştırılmak istendiği ve bu şartlarda çalıştırılmakta olan emekçilerin olduğunu görüyoruz. Bu konuda bakanlık ve genel müdürlükle görüşmeler gerçekleştirilerek sorunun çözüme kavuşturulması için çalışma başlatılması,
  • Orman Genel Müdürlüğü’nde kolluk kuvveti olarak görev yapan Orman Muhafaza memurlarına dayatılan, resmi yazıyla da tebliğ edilerek, binlerce ve on binlerce hektar orman alanını, tesis, bina vb. gibi taşınmazlar üzerlerine zimmetlenmekte ve bunlardan da sorumlu tutulmaktadırlar. Bu zimmet olayının yürürlükten kaldırılması için gerekli bilgi ve belgelerin hazırlanarak gerekli çalışmanın yapılması hatta gerekirse dava yoluna başvurularak bu uygulamanın sona erdirilmesi,
  • Yapılan bazı öneriler TİS taleplerimiz kapsamında olup sendikamız MYK’sının gündeminde bulunmaktadır.



İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

KESK HABERLER

engage in videoATL@LAD Gm3: Mattingly upon Puigutes effect inside NLDS