İTHAL ET ÇÖZÜM DEĞİL!
Ülkemizde son günlerde bir et krizi yaşanmaktadır. Hükümet, bir süredir artan et fiyatlarının sorumlusu olarak spekülatörleri işaret etmiş ve ithalata karşı olduğu açıklamasını yapmıştır. Ancak, hafta başında Dış Ticaret Müsteşarlığının, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve diğer birimleri ile koordineli olarak Et ve Balık Kurumu’na canlı hayvan ve et ithalatı yapabilmesi için yetki vermiştir.
Başbakan’ın konu hakkında yaptığı açıklamada, İthalatın ağırlıklı olarak AB üyesi ülkelerden yapılacağını söylemesi ve yine AB müzakere süreci içinde olan bir ülke olarak da belli miktarda canlı veya karkas olarak et alma durumumuz söz konusudur demesi, aslında Hükümetin ithalata karşı olmadığını göstermiştir. Bu sözler, et fiyatlarındaki artışın spekülatörlerin işi değil, hükümetin politikalarının sonucu olduğunun göstergesidir.
Hayvan hastalıklarından arınmış Dünyanın beş ülkesinden biri olan Türkiye, canlı hayvan ithalatı ile başta deli dana olmak üzere birçok hayvan hastalığının ülkeye girişinin önünü açmış olacaktır. İthal et ile Halk sağlığımız ve hayvan sağlığımız, önemli riskler ile karşı karşıya kalacaktır.
Hayvancılığımızın bitme noktasına geldiğini gösteren ithalat kararı, aslında, geçmişten bugüne kadar alınan ekonomik ve politik kararların son aşamasıdır.
Hayvancılık faaliyetlerinin yoğun olarak yapıldığı Erzurum, Diyarbakır, Bingöl, Ağrı ve Van illeri başta olmak üzere Orta Anadolu’nun doğusu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’daki Et Kombinalarının özelleştirilmesi yönündeki neo-liberal politikaların adım adım hayata geçirilmesi olan ekonomik kararlar ile Kürt Sorununu terör sorunu olarak değerlendirecek kadar basite indirgeyen bir yaklaşımla güvenlik gerekçesiyle Yayla Yasağı konulması yönündeki siyasal kararlar, bu sonucu yaratan en önemli ekonomik ve politik kararlarıdır.
Bu kararların uygulanması, besicilerin sürdürülebilir pazar imkânını ortadan kaldırılmış, başta Türkiye’nin canlı hayvan deposu olan Doğu’da olmak üzere Ülkede hayvancılığın ölmesine neden olmuştur.
Bu nedenle sorunun çözümü noktasında;
– Başta ABD emperyalizminin dayattığı neo-liberal politikalardan vazgeçilmesi,
– Kürt Sorununun demokratik ve barışçıl çözümünün sağlanarak güvenlik gerekçesiyle konulan Yayla Yasaklarının kaldırılması,
– Et ve Balık Kurumunun özelleştirilmesi politikalarının gözden geçirilmesi,
– Besiciler için sürdürülebilir pazar imkânı, satış yeri ve fiyat garantisinin sağlanması yönünde tedbirler alınması,
– Yetiştiricilere hayvan alımı için kredi ve avans sağlanması,
yönünde tedbirler alınması önem arz etmektedir.
Türkiye gibi bir Tarım ve Hayvancılık ülkesinin et ithal eder duruma düşürülmesinin, Hükümetin yanlış ekonomik ve siyasal kararları sonucu olduğunu tüm kamuoyunun bilgisine sunuyor ve herkesi duyarlı olmaya davet ediyoruz.
Özkan YORGUN
Kesk / Tarım Orkam-Sen
Şanlıurfa Şube Başkanı
