Ülkemizdeki emek mücadelesi bugünlerine çok büyük bedeller ödeyerek geldi. Konfederasyonumuz KESK'in baskılara, yasaklamalara karşı büyüttüğü fiili ve meşru mücadele karşısında, dönemin siyasi temsilcileri iktidar güdümlü sendikalarla birlikte bugünkü kadük sendikalar yasasını yaptı. Emek hareketinin ve sendikal hakların son yirmi yılda yaşadığı gerilemenin yegâne nedeni iktidar güdümlü sendikacılık anlayışıdır. Sendikal mücadele -kim tarafından yapılırsa yapılsın- bu iktidar güdümlü sendika anlayışı eleştirilip mahkûm edilmeden gelişme gösteremez, çünkü emekçilerin yoksulluk sınırında yaşamasının asıl nedeni bu anlayıştır. Bu gerçekler ortada iken birçok iş kolunda, meslek sendikacılığını pompalayanlar emek mücadelesinin daha da küçülmesini istemektedir. “Emekçilerin en büyük gücü birliklerinden gelir” ilkesini en iyi bilen sermaye ve kapitalizmdir. İktidar ve Sermaye türlü hile ve müdahalelerle emekçileri karşı karşıya getirmek, sermaye karşısında varlık gösteremeyecekleri kadar bölmeye ve güçsüz bırakmaya çalışmaktadır. Türkiye’de yürütülen meslek sendikacılığının bundan başka hiçbir anlamı bulunmamaktadır. Emekçilerin iktidar güdümlü sendikacılığa karşı olan tepkileri bu yapılanmalarla iktidarı ve sermayeyi rahatsız etmeyecek biçimde dizayn edilmektedir. Meslek sendikacılığının mevcut sendikalar yasasında yerinin olmamasına rağmen, iktidarın bu konuda gösterdiği hoşgörü tamamen işine geldiği içindir. Özgür örgütlenmenin önündeki en büyük engel mevcut sendika yasasıdır. Bu anti demokratik yasa ile binlerce yeni sendika kurulsa bile bu sendikaların, emek mücadelesinde karar alma ve mücadeleye katkı sağlama gibi bir gücü olmayacaktır. Çünkü en çok üyeye sahip sendika, tek yetkilidir anlayışı ile kurulacak tüm sendikalar otomatik olarak etkisiz hale getirilmiştir. Örgütlenme özgürlüğünü sonuna kadar savunan bir sendika olarak anti demokratik yapıdaki bu kanunla olan mücadelemizi yürütmeye devam edeceğiz. Emek mücadelesi birleşerek kazanılacak bir mücadeledir, emekçilerin mesleki farklılıklarını ortak mücadele etmenin önünde engel olarak görenler, bu yolu başlatanlar, emekçilere değil işverene fayda sağlamışlardır. Yasadan dolayı konforu yerinde olanlar ise kapalı olarak destek vermişlerdir. Bu anti demokratik yasa orada durdukça, bazı sendikalar kaybetmeyeceklerini bildikleri için emeğin birleşik mücadelesini değil tam aksine emekçilerin bölünmesini desteklemektedir. Demokratik ülkelerde bu yönlü sendikal örgütlenme örnekleri vardır, ancak ülkemiz bu emek mücadelesine çok uzaktır. Çünkü bu ülkelerde sendikal birlik kültürü oldukça güçlüdür. Birçok iş kolu işçi –Memur, Kamu-özel sektör ayrımı olmadan aynı konfederasyon çatısı altında birleşebilmektedir. Örneğin Almanya’da Almanya Sendikalar Birliği (DGB) 8 büyük sendikanın birleşmesi ile kurulmuş bir süper sendika olarak tanımlanmıştır. Ülkemizdeki emek mücadelesi; işçiler bazında üç konfederasyon ve irili ufaklı sendikalar, kamu bazında dört konfederasyon ve yüzlerce sendikaya bölünmüştür. Sendikal anlamda bölünmek sistemin işine yaramaktadır. Kamu emekçisine 20 yılda sahte enflasyon rakamları kadar zam alan iktidar güdümlü sendikalar ise daha çok sendika kurulmasından oldukça hoşnutturlar. Tarım Orkam-Sen olarak kurulduğumuz günden bu yana birleşik mücadelenin şart olduğunu savunduk ve meşru zemininden kopmadan yıllarca işverene karşı emekçinin sesini yükselttik. Hizmet kolumuzdaki tüm unvanların mali ve sosyal haklarının yanı sıra demokratik haklarını da ayrım yapmadan savunduk. KESK olarak mücadeleyi yalnızca kamu da çalışan emekçilerle sınırlı tutmadığımız bilinmektedir ve bu gururla savunduğumuz temel ilkemizdir. Bizler her toplu sözleşme döneminde yalnızca kendimizi değil tüm halkımızın temel ihtiyaçlarını esas alarak politika belirliyor, halkımızın ücretsiz, sağlıklı kamu hizmeti alması için mücadele ediyoruz. Bu anlamda tüm emekçilerle kader ortaklığımızı halkımızla kader ve mücadele ortaklığı olarak örgütlüyoruz. Yanı başımızda çalışan her unvandan arkadaşımızın derdini mücadele gerekçesi yapıyoruz. Bu çizgimizin emekçiler arasında birlik ve dayanışmayı büyüttüğünü biliyor, görüyoruz. Bu tutumuza ve ilkemize aykırı davranan, sadece kendi dar unvansal çıkarlarını gözeten, emekçiler arasında birlikte mücadele etme ruhunu parçalayan, sendikal mücadelede “gemisini kurtaran kaptan” anlayışını geliştirmeye çalışan, meslek sendikacılığını mahkûm ediyoruz. Evet örgütlenmeyi ve birleşik mücadeleyi savunuyoruz. Emekçilerin özgürce çalışıp yaşayabildiği, haklarını alabildiği, işverenden yana tutum almayan, emekçiden yana ve emekçinin yanında sendikaların olması en büyük arzumuzdur. Emekçilerin tek çatı altında birleşebileceği, işçi-memur, kamu-özel sektör ayrımın olmadığı, en çok üyesi olan sendikanın değil, tüm sendikaların toplu sözleşme süreçlerine dahil olduğu, Grev hakkının tanındığı bir sendika yasası çıktığında her emekçinin ayrı ayrı örgütlenmesini destekleyebiliriz. Mevcut koşullarda ayrılan bir emek mücadelesi değil, birleşen emek mücadelesini savunuyor, emekçileri sendikamızda örgütlenmeye çağırıyoruz. Umut sensin emekçi kardeşim, umudun yolu da birleşmek... YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ... YAŞASIN TARIM ORKAM SEN... YAŞASIN KESK...
TARIM ORKAM-SEN
MERKEZ YÖNETİM KURULU
Yazıyı görüntülemek için tıklayınız