Pazar, Mayıs 12, 2024
Ana SayfaŞube HaberleriOHAL/KHK REJİMİNİN KALKTIĞI, EŞİT, ÖZGÜR, BARIŞÇIL, LAİK, DEMOKRATİK BİR TÜRKİYE İSTİYORUZ!

OHAL/KHK REJİMİNİN KALKTIĞI, EŞİT, ÖZGÜR, BARIŞÇIL, LAİK, DEMOKRATİK BİR TÜRKİYE İSTİYORUZ!

2018-2019 yıllarını kapsayan 4. Dönem ‘Toplu Sözleşme’ görüşmeleri 1 Ağustos 2017 Salı günü başlıyor. 3 milyon kamu emekçisini, 2 Milyon kamu emekçisi emeklisini, ailelerini de hesaba kattığımızda en az 15 milyonluk geniş bir kitleyi yakından ilgilendiren bu “toplu sözleşme’ görüşmelerine ne yazık ki toplum olarak geleceğe, yarına, ilişkin umutlarımızın karartılmak istendiği bir süreçte giriyoruz.
Kapsamından, tarafların belirlenmesine, grev hakkımızın yasal güvence altına alınmamasından, uyuşmazlık durumunda devreye girecek olan Hakem Kurulunun yapısına kadar onlarca temel sorunu bulunan, gerçek – evrensel bir toplu sözleşme sisteminden uzak olan mevcut sistemin üzerine bugün bir de OHAL-KHK rejiminin gölgesi düşmüştür.
15 Temmuz darbe girişiminin bastırılmasının ardından ilan edilen OHAL’in üzerinden bir yıl geçmiştir. Bu bir yılda, daha en başında saray tarafından “Allahın lütfu” olarak nitelendirilen darbe girişimi emekten, demokrasiden, adaletten, barış ve kardeşlikten yana olanları hedef alan bir saldırı dalgasına dönüştürülmüştür.
Bir ülkede emeğin haklarını korumanın, kazanımlarını kalıcı hale getirmenin biricik yolu o ülkede demokrasinin, barışın, adaletin, hukukun üstünlüğünün tesis edilmesinden geçmektedir. Kısacası demokrasinin, adaletin, hukukun ayaklar altına alındığı bir yerde emeğin haklarından bahsetmek mümkün değildir.
Dolayısıyla tüm kamu emekçilerinin güne “acaba bugün de bir KHK çıkacak mı, beni de ihraç edecekler mi” tedirginliği ile başladığı, sendikal hak ve özgürlüklerin alabildiğine sınırlandığı bir ortamda gerçek bir toplu sözleşme yapılması mümkün değildir.
Hele de AKP Genel Başkanı-Cumhurbaşkanı tarafından OHAL’in işçilerin, emekçilerin hak alma mücadelesine set çekmek için sürdürüldüğünün tüm açıklığı ile itiraf edildiği koşullarda gerçek bir toplu sözleşmeden söz etmek mümkün değildir.
Bugün önümüzdeki en büyük engel sendikal hak ve özgürlüklerimizi kullanamaz hale getiren, mali ve sosyal hak kayıpları yaşarken ihraçlarla açığa almalarla bize ölümü gösterip sıtmaya razı etmeyi hedefleyen OHAL-KHK rejimidir.
Bu nedenle KESK olarak iki gün önce Devlet Personel Başkanlığı’na teslim ettiğimiz toplu sözleşme teklifimizde OHAL-KHK rejimine karşı taleplerimiz öncelikli yerini almıştır.
Bu taleplerimizi sıralayacak olursak:
• 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişiminin bastırılmasından sonra 20 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen olağanüstü hal (OHAL) derhal kaldırılsın. Anayasaya ve yasalara aykırı olan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) iptal edilsin.
• OHAL döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle herhangi bir hukuki delil ve mahkeme kararı olmadan ihraç edilen tüm kamu görevlileri aynı kadro, unvan ve pozisyonlarında işlerine derhal iade edilsin, İşten el çektirildikleri süre içindeki maddi ve manevi tüm kayıpları telafi edilsin. Bu kişilerden darbe girişimi içerisinde yer aldığı iddiasıyla hakkında ceza soruşturması başlatılıp dava açılanlar dışındaki görevden uzaklaştırma uygulamalarına derhal son verilsin.
• KHK’larla ihraç edilen kamu emekçilerinin yarıdan fazlası emeklilik için gerekli olan hizmet yılını doldurmuş durumdadır. Emekli Sandığına tabi hizmet süresi emekli aylığı bağlanması için yeterli olan kamu görevlilerine, 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesinin 1. fıkrası uyarınca emekli ikramiyesi ödenmesi gerekirken, anılan maddenin ikinci fıkrası kapsamında değerlendirilerek emekli ikramiyesi ödenmemesi biçimindeki uygulamadan vazgeçilsin. Bu kişilerin emekli ikramiyeleri Danıştay kararları doğrultusunda ödensin.
• Seçilmişlerin yerine atanan kayyum uygulamalarına biran evvel son verilsin, belediye başkanları göreve iade edilsin.
Bu talepler sadece Devlet Personel Başkanlığı’na ya da Çalışma Bakanlığı’na sunulmuş bir teklif değildir. Demokrasiden, adaletten, hukukun üstünlüğünden yana olan başta kamu emekçileri olmak üzere tüm halkımıza bir davettir.
• görevler yapmasına rağmen taşeron firma bünyesinde çalıştırılanlar isteklerine bağlı olarak ya işçi (4/D) ya da 657 sayılı DMK’nun 4/A kadrosuna alınsın.
• Özel kanunlarına göre sözleşmeli çalışanlar isteklerine göre kadroya alınsın
• Kadrolaşma, sürgün, rotasyon, soruşturma, mobbing, mülakat gibi ayrımcılık yaratan bütün uygulamalara son verilsin.
• Kamu hizmetleri işletmecilik esaslarına göre değil, toplumsal fayda gözeterek sağlansın. Herkese parasız, eşit, nitelikli, ulaşılabilir ve anadilinde kamu hizmeti verilsin.

Bu nedenle TÜİK’in resmi enflasyon rakamları yerine açlık ve yoksulluk sınırını temel almak daha gerçekçidir.
Biz KESK olarak toplu görüşmeler döneminden beri ısrarla kamu emekçileri için asgari temel ücret belirlenmesini, bunun için konfederasyon temsilcileri ile Kamu İşveren Heyeti temsilcilerinin eşit sayıda katılımıyla bir Asgari Geçim Standardı Tespit Komisyonu oluşturulmasını talep ediyoruz. Söz konusu komisyonun 4 kişilik bir aile için kira, yakıt, çocuk ve aile yardımı hariç asgari bir temel ücret belirlemesi talebimiz bugüne kadar karşılıksız kalmıştır.
2017 Haziran ayı itibari ile dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.510 yoksulluk sınırı ise 4.925 TL’ye dayanmıştır. KESK bu dönemde de en düşük maaş alan kamu emekçisinin maaşının yoksulluk sınırına çekilmesini esas almıştır. Bu nedenle en düşük maaş alan kamu emekçisinin maaşının kira, yakıt, çocuk ve aile yardımı hariç 3.450 TL’ye çıkarılmasını talep ediyoruz.
AKP döneminde, maaşları TÜİK’in gerçeği yansıtmayan enflasyon rakamları ile eriyen kamu emekçileri ek olarak siyasi iktidarın yıllardır övündüğü büyümeden de pay alamamıştır. Bu nedenle kamu emekçileri son 15 yıllık dönemde en az %50’lik bir kayba uğramıştır. Bu kaybın karşılanmadığı hiçbir artış oranı kamu emekçilerinin alın terinin ve emeğinin karşılığı olmayacaktır.
Bunu için 3.450 TL olarak belirlediğimiz kamu emekçilerinin asgari temel ücretine 2018 yılı için, kira yardımı olarak aylık 427 TL, aile/eş yardımı olarak aylık 350 TL, çocuk yardımı olarak 350 TL, brüt asgari ücret tutarında yılda iki ikramiye ve ulaşım için aylık abonman bilet ücreti, eklenmesini, yemek ücreti verilmeyen kamu emekçilerine aylık 335 TL yemek ücreti ödenmesini talep ediyoruz.

Değerli Basın Emekçileri,
Kamu emekçilerinin yıllardır çözülmeyen temel sorunlarından biri de artan oranlı gelir vergisi dilimleridir.
Yıllardır sermayeden, patronlardan alınmasında vazgeçilen verginin ücretli-maaşlı kesime yıkılması politikası sürdürülmektedir.
Sermayeye, büyük patronlara, yandaşlara, kara para aklayanlara her türlü vergi, teşvik kolaylığı sağlanırken sıra emekçi sınıflara gelince artan oranlı gelir vergisi tarifesi devreye sokulmaktadır. Aşağıda yer alan Gelir Vergisi Tarifelerinden görüleceği üzere gelir vergisi kesilen brüt kazanç dilimi üst sınırlarındaki artışlar enflasyonun çok altında tutularak, kamu emekçilerinin bir üst gelir vergisi dilimine her yıl daha erken girmesine, dolayısıyla maaşından kesilen gelir vergisi tutarının artırılması yoluna gidilmiştir.
Bu haksızlığın giderilmesi için toplu sözleşmede;
• Gelir Vergisi Kanunu’nda değişiklik yapılmasını, kamu emekçisinin maaşı içinden Asgari Ücret tutarı istisna edilerek kalan tutardan her ay için sadece en düşük gelir vergisi oranın uygulanmasını, artan vergi dilimi oranı uygulamasından vazgeçilmesini talep ediyoruz.

Değerli Basın Emekçileri
Kamu emekçileri emekli olduklarında ellerine geçen tutar çalışırken aldıkları tutarın neredeyse yarısına kadar inmektedir. Çünkü kamu emekçilerinin ek ödemeleri emekliliğe yansıtılmamaktadır. Yıllarca kamuya hizmet veren emekliler adeta sefalete itilmektedir.
• Bu haksızlığın artık son bulması için toplu sözleşmede tüm ek ödemelerin emekliliğe ve emekli aylığına yansıtılmasını talep ediyoruz.
• Ek ödemeleri düzenleyen 666 Sayılı KHK ile yaratılan ücret adaletsizliği ve mağduriyetlerin giderilerek, aynı unvanda farklı kamu kurumlarında çalışan tüm kamu emekçilerine eşit ücret ödenmesini,
• Yıllardır süren ek gösterge adaletsizliğinin sona ermesi için tüm kamu emekçilerinin ek göstergelerinin 3600’e, önlisans mezunu olanların 3000’e çıkarılmasını,
• Yardımcı Hizmetler Sınıfında çalışanların öğrenim durumlarına göre diğer hizmet sınıflarına bir defaya mahsus olmak üzere sınavsız atanmalarının sağlanmasını, ek göstergesi olmadığı için en çok mağdur olan bu sınıfa da ek gösterge cetveli çıkarılmasını talep ediyoruz.

Değerli Basın Emekçileri
Hayatın her alanında çifte sömürüye tabii tutulan kadın kamu emekçileri kamu alanında da onlarca sorunla karşı karşıyadır. Her dönem kadın kamu emekçileri mücadelesine öncülük eden konfederasyonumuz toplu sözleşmede;
Kadın kamu emekçilerine; çalışma yaşamında uygulanan ayrımcılık, mobbing, baskı ve şiddete son verilmesini, uygulayanlar hakkında etkili cezai yaptırımlar getirilmesini İstihdam, terfi ve unvan değişikliklerinde cinsiyet eşitliği sağlanmasını talep etmektedir.
Görevi yeni devir alan kadın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın kadınların ağırlaşan sorunlarına ilişkin taleplerimize kayıtsız kalmayacağına inanmak istiyoruz.
Bu taleplerimize ek olarak diğer bazı taleplerimizi şöyle sıralayabiliriz.
• Talan fonu olan Varlık Fonu lağvedilmelidir.
• Yeni bir İşçi Sağlığı ve Güvenliği Yasası yapılmalı. Ayrımsız tüm çalışanlara uygulanmalıdır. Meslek hastalıkları tanımlanmalıdır.
• En az 50 çalışanın bulunduğu işyerlerinde ücretsiz nitelikli anadilinde hizmet verecek kreş ve bakımevleri açılmalıdır.
• Emekçileri hukuksuzca işten çıkaran, iş barışını bozan, imzalanmış TİS’leri bile tek taraflı fesheden, seçilmişlerin yerine atanmış kayyumlar geri çekilmeli, görevi asli sahiplerine bırakmalıdırlar!
• Gerici/mezhepçi eğitime karşı bilimsel, demokratik, özgürlükçü, laik ve anadilinde eğitim hakkı sağlanmalıdır!

Değerli Basın Emekçileri,
Konfederasyonumuzun ve bağlı sendikalarımızın tüm talepleri Devlet Personel Başkanlığı’na iletilmiş olup burada sadece bazı temel taleplerimizi ifade etmeye çalıştık. Bu talepler sadece KESK’in değil, insanca bir yaşam ve güvenceli bir iş isteyen tüm kamu emekçilerinin talebidir.
• Kadın TİS taleplerimizi görünür ve etkin kılınması amacıyla işyerlerinde kurulacak TİS masalarımızdan biri mor masa olacak ve bu masada özgün kadın taleplerimiz dillendirileceğiz.
• Toplu sözleşme görüşmelerinin başlayacağı 1 Ağustos Salı günü, başta KESK Danışma Meclisi üyelerimiz ve ihraç edilen üyelerimiz olmak üzere Çalışma Bakanlığının önünde taleplerimizi bir kez daha haykıracağız.

Değerli Basın Emekçileri,
Son olarak bu ülkenin alın teri ile geçinen tüm kesimleri gibi tüm kamu emekçilerinin de insanca bir yaşamı hak ettiğini vurgulamak istiyoruz. Toplu sözleşmeye ilişkin taleplerimizi sıralarken zannedilmesin ki asgari ücretlinin, işçinin, özel sektör çalışanlarının halini bilmiyoruz.
Şimdi bizleri işçi-memur, kadrolu-sözleşmeli, kadın-erkek, şu veya bu partili gibi karşı karşıya getirmeyi hedefleyenlere karşı omuz omuza olma vaktidir.
Kendisini işçi sınıfının bir parçası olarak gören konfederasyonumuz emeğin ortak mücadelesinde üstüne düşeni yerine getirmeye devam edecektir.
Bunun için, öncelikle, sendikalı olsun olmasın, tüm kamu emekçilerini daha sonra kıdem tazminatına göz konulan işçileri, asgari ücretlileri, alın teri ile yaşam mücadelesi verip emeğinin karşılığını alamayan tüm çalışanları emeğin ortak birleşik mücadelesini büyütmeye, geleceğimize sahip çıkmaya çağırıyoruz.

KESK BATMAN ŞUBELER PLATFORMU

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

KESK HABERLER