Salı, Mayıs 7, 2024
Ana SayfaGenel Merkez Haberler4 ŞUBAT DAYANIŞMA GREVİ İFADE ÖRNEĞİ

4 ŞUBAT DAYANIŞMA GREVİ İFADE ÖRNEĞİ

Üyesi bulunduğum …sendikasının  bağlı olduğu KamuEmekçileri Sendikaları Konfederasyonununda aralarında bulunduğu 6 Konfederasyon tarafından 26 Ocak Salı günü TÜRK-İŞ Genel Merkezindeyapılan toplantı sonucunda Hükümetin TEKEL işçilerinin sorunlarının çözümüyolunda adımlar atmaması durumunda 1 günlük dayanışma eylemi kararı alınmıştır.

Anayasanındevletin sosyal bir hukuk devleti olduğunu belirten 2. maddesi, çalışanların ve işverenlerin, üyelerinin çalışma ilişkilerinde ekonomik ve sosyal hak vemenfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar veüst kuruluşlar kurma ve bu sendikalara üye olarak bu doğrultuda etkinlik yapmahakkının bulunduğunu belirten 51. maddesi, usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkinmilletlerarası anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesinedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası anlaşma hükümlerininuygulanacağını belirleyen 90. maddesi ve 90. maddenin bir gereğiolarak;  87 ve 151 sayılı ILOSözleşmeleri, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 11. maddesi, Avrupa BirliğiTemel Haklar Şartı’nın ‘Toplu pazarlık yapma ve eylem hakkı’ başlıklı 28.maddesine dayanılarak;  dayanışmaamacıyla 1 günlük üretimden gelen gücümüzün kullanılması kararı verilmiştir.

Üyesi olduğumsendikanın bağlı olduğu Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun aldığıkarar doğrultusunda ve yasalarla tanınan haklara dayanarak ve Konfederasyonunaldığı kararı benimseyerek, anayasal haklarım doğrultusunda demokratiktepkilerimi göstermek amacıyla söz konusu etkinliğe, sendika üyesi olarakkatıldım.

Bu biçimde yapılan eylemsuç olarak değerlendirilemez. Kamu görevlilerinin, sendikaların aldığı karardoğrultusunda toplu eylem hakkı insan hakları sözleşmeleri,  Anayasa, yanı sıra mahkeme kararları ile dekesin biçimde tanınmaktadır.

Bilindiği üzere Anayasa’daönemli değişiklikler yapılarak kamu görevlilerine sendika hakkı açıkçatanınmış, daha sonra yapılan bir değişiklik ile de Anayasa’nın 90. maddesininson fıkrasına, 07.05.2004 günü kabul edilip 22.05.2004 günlü Resmi Gazetedeyayımlanarak yürürlüğe giren 5170 sayılı yasayla eklenen son cümle uyarınca “Usulünegöre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarasıanlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyleçıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası anlaşma hükümleri” esasalınacaktır” kuralı getirilmiştir.

Anayasa’nın 90. maddesiuyarınca iç hukukumuzun bir parçası haline gelen ve bir çatışma olması halindeyasalardan önce uygulanacak olan temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararasısözleşmelerin örgütlenme özgürlüğü ve sendikal haklara ilişkin hükümleriçerdiği bilinmektedir.

151 sayılı İLOSözleşmesi’nin 3.maddesinde “Bu sözleşmenin uygulanması bakımından kamugörevlileri örgütü deyimi oluşumu ne olursa olsun amacı kamu görevlilerin amacıkamu görevlilerin çıkarlarını savunmak ve geliştirmek olan herhangi bir örgütanlamına gelir” hükmüne yer verilerek kamu çalışanların çıkarlarınısavunmak amacıyla etkinliklerde bulunabilecekleri açıkça kabul edilmiştir. Aynı maddenin 2.fıkrasında, “Kamu makamları bu hakkı sınırlayacak veya bu hakkın yasayauygun şekilde kullanılmasına engel olacak nitelikte her türlü müdahaledensakınmalıdır” hükmüne yer verilmiş, bu hakkın kullanılmasının kamumakamlarınca engellenmeyeceği belirtilerek çalışanlar korunmuştur.

87 Nolu ILO Sözleşmesi’nin3/1 maddesi uyarınca “Çalışanların ve işverenlerin örgütleri, tüzük veyönetmeliklerini düzenlemek, temsilcilerini serbestçe seçmek, yönetim veetkinlerini düzenlemek ve iş programlarını belirlemek hakkına sahiptir”.

87 sayılı Sözleşmenin 8/2maddesinde de, “Yasalar, bu sözleşme ile öngörülen güvencelere zarar vereceknitelikte olamaz veya zarar verecek şekilde uygulanamaz” hükmüne yerverilerek kamu çalışanlarının örgütünün kendi amaçları doğrultusunda düzenlemişolduğu etkinlere katılması nedeniyle cezalandırılamayacağı açık bir biçimdeortaya konmuştur. Bu nedenle üyesi olduğum sendikanın aldığı karar uyarıncagerçekleştirilen etkinliklere katılmam suç olmayıp sendikal ve demokratikhakların kullanılması niteliğindedir.

Avrupa Birliği Temel HaklarŞartı’nın ‘Toplu pazarlık yapma ve eylem hakkı’ başlıklı 28. maddesine göre;“Çalışanlar ve işverenler veya bunlarınilgili kuruluşları, Topluluk mevzuatı ve ulusal yasalar ve uygulamalara göreuygun düzeylerde toplu sözleşmeler müzakere etme ve imzalama ve menfaatihtilafı olması halinde grev eylemi dahil olmak üzere kendi çıkarlarını korumakiçin ortak (toplu) eylem yapma hakkına sahiptir.”

İç hukukumuzu doğrudanetkileyen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de sendikal eylem ve etkinliklernedeniyle verilen cezaları, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11. maddesineaykırı bulmaktadır.

Konfederasyonumuza bağlıYapı Yol Sen’in açtığı ve 27 Mart 2007 günü karara bağlanan başvuruda (Karaçay – Türkiye) Avrupa İnsanHakları Mahkemesi;

 

“…AİHM,toplantı yapma özgürlüğünün önemini gözönünde bulundurarak, özellikle güdülensözde meşru amaçla orantılı olup olmadığını tespit etmek amacıyla dava konusudisiplin cezasını dosyanın tamamı ışığında incelemiştir. AİHM, devletmemurlarının maaşlarının artış oranını protesto etmek amacıyla üyesi olduğuKESK’in düzenlediği eyleme katılması nedeniyle disiplin cezası adı altındabaşvurana uyarma cezasının verildiğini not etmektedir. Oysa verilen ceza, herne kadar düşük olsa da, kendisi gibi sendikaya üye kişilerin çıkarlarınısavunmak amacıyla sendika üyelerinin grev ve eylemlere yasal olarakkatılmamasına yönelik caydırıcı bir niteliğe sahiptir.

AİHM, başvurana verilenuyarma cezasının “demokratik toplumda gerekli olmadığı” sonucuna vararakTürkiye’nin AİHS’in 11. maddesini  ihlalettiği kararını vermiştir.

Konfederasyonumuza bağlıYapı Yol Sen’in açtığı ve 17 Temmuz 2007 günü karara bağlanan başvuruda (Satılmış ve Diğerleri – Türkiye) Avrupaİnsan Hakları Mahkemesi şu kararı vermiştir.

 

“…Budurumda AİHS’nin 11. maddesinin hangi koşullarda grev hakkı tanıdığı ve bumadde çerçevesinde bu hakkın tanımının ne olacağı hususlarına değinmeden, AİHM,başvuranların işlerini üç saat süreyle yavaşlatmalarının, sendikal haklarınkullanımı bağlamında toplu eylem olarak değerlendirilebileceğine kanaatgetirmektedir.  Başvuranlara sivilsorumluluk bu eylem nedeniyle verilmiş olup, AİHM, alınan tedbirin dernek kurmaözgürlüklerine müdahale oluşturduğunu tespit etmektedir.

AİHS’nin11. maddesinde yer alan “çıkarlarını korumak için” ifadeleri gereksiz ifadelerdeğildir ve AİHS, sendikanın yapacağı toplu eylem yoluyla, sendika üyelerininmesleki çıkarlarını savunma özgürlüğünü güvence altına almaktadır. Sendikaüyeleri tarafından gerçekleştirilecek olan bu eyleme Sözleşmeci Devletlertarafından izin verilmeli, eylemin gelişimi ve devamı sağlanmalıdır. O haldesendikanın, üyelerinin mesleki çıkarlarının korunması amacıyla müdahale etmesiyasal olmalı ve üyeler, çıkarlarının korunması yolunda sendikalarının sesleriniduyurması hakkına sahiptirler. 

Grevyapma hakkı ile ilgili olarak AİHM, her ne kadar 11. maddede bu hak açık birşekilde ifade edilmemişse de bu hakkın tanınması, hiç kuşkusuz en önemlisendikal haklardan bir tanesini teşkil etmektedir. Bu hakkın yanı sıra sendikaözgürlüğü ile ilgili pek çok hak da mevcuttur. Üstelik Sözleşmeci Devletler’insendikal özgürlüğü sağlamak amacıyla izleyebilecekleri pek çok yolbulunmaktadır.”

İş bırakma eylemine katılanöğretmenler adına açılan ve 17 Temmuz 2008 günü karara bağlanan başvuruda (Urcan ve Diğerleri – Türkiye) Avrupaİnsan Hakları Mahkemesi şu kararı vermiştir:

 

“…Mahkemebaşvuranlara uygulanan cezai yaptırımların ‘ demokratik bir toplumda gerekliolmadığı” sonucuna varmıştır.

Budurumda Sözleşmenin 1l. Maddesi ihlal edilmiştir.”

AİHM Enerji Yapı Yol Sen – Türkiye başvurusunda, toplu iş bırakma ve işyavaşlatma eyleminin 13 Nisan 1996 tarihli Başbakanlık Genelgesi ileyasaklanarak, iş bırakma eylemine katılanların cezalandırılacağına dairuyarılmasını,  üyelerinin çıkarlarınısavunmak amacıyla eylemlere veya greve katılmayı isteyen sendika üyeleri vediğer kişiler açısından bir müdahale niteliğinde görerek, genel bir grevyasağının Sözleşmenin 11. maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir.

 

Benzer eylemler iç hukukumuzdada Yargı organlarınca meşru kabuledilmiştir.

Örneğin; Danıştay 1.Dairesinin E.2001/3307, K.2001/4415 sayılı kararının gerekçesinde şu açıklamayayer verilmiştir:

“Olayda,davacının üyesi bulunduğu sendikanın yetkili kurullarınca alınan karara uyarak,kamu görevlilerinin içinde bulunduğu mali sıkıntının kısmen düzeltilmesi vekamuoyunca bilinen bu sıkıntıları yine kamuoyuna anlatarak desteğininsağlanması amacıyla 1.12.2000 tarihinde bir gün göreve gelmemek eyleminigerçekleştirdiği anlaşılmış olup, davacının sendikal faaliyet kapsamında birgün süreyle göreve gelmemesi fiilinin mazeret olarak kabulünün gerektiği,dolayısıyla 657 sayılı yasanın 125/C-b maddesinde öngörülen “özürsüz” olarakbir gün göreve gelmemek fiilinin sübuta ermediği görülmüştür.”

Danıştay 12. DairesininE.2004/4643, K.2005/313 sayılı kararının gerekçesinde de şu açıklamaya yerverilmiştir:

“Olayda,davacının üyesi bulunduğu sendikanın yetkili kurullarınca alınan, üretimdengelen güçlerini kullanma çağırışına uyarak 11.12.2003 tarihinde görevegelmediği anlaşılmış olup, davacının sendikal faaliyet kapsamında görevegelmemesi fiilinin mazeret olarak kabulünün gerektiği dolayısıyla 657 sayılı.Yasanın 125/C-b maddesi anlamında özürsüz olarak göreve gelmemek fiilininsübuta ermediği görülmüştür.

Budurumda, disiplin suçu teşkil etmeyen eylem nedeniyle davacı hakkında tesisolunan işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolundaverilen İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet görülmemiştir.”

Danıştay 12. DairesininE.2005/5767, K.2008/225 sayılı bir başka kararının gerekçesinde de şuaçıklamaya yer verilmiştir.

“Olayda,davacının üyesi bulunduğu sendikanın yetkili kurullarınca alınan, üretimdengelen güçlerini kullanma çağırışına uyarak 11.12.2003 tarihinde görevegelmediği anlaşılmış olup, davacının sendikal faaliyet kapsamında görevegelmemesi fiilinin mazeret olarak kabulünün gerektiği, dolayısıyla 657 sayılıYasanın 125/C-b maddesi anlamında özürsüz olarak göreve gelmemek fiilininsübuta ermediği görülmüştür.

Budurumda, disiplin suçu teşkil etmeyen eylem nedeniyle davacı hakkında tesisolunan işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolundaverilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.”

Anayasa ve insan haklarısözleşmeleri ile güvence altına alınan sendikal faaliyet hakkım Türk CezaKanunu ile de korumaya alınmış, TCK 118. maddesinde sendikal faaliyetinengellenmesi yasaklanmıştır.

            Bu nedenle temel bir insan hakkını kullanmış olmam nedeniyle tarafıma her hangibir ceza verilemez. . …/…/2010

                                                                                              AdSoyad  

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

KESK HABERLER

engage in videoATL@LAD Gm3: Mattingly upon Puigutes effect inside NLDS