Değerli basın emekçileri,
Tarım ve Orman Bakanlığı, 07.08.2025
tarihli ve 20111744 sayılı olur ile döner sermayelerin merkezde toplanacağını;
taşradaki kurumların döner sermayelerinin ise merkez döner sermayeye
bağlanacağını, bu geçişin 31.08.2025’te tamamlanacağını açıklamıştır.
Bu merkezileştirme, Cumhurbaşkanlığı
Hükümet Sistemi’ne geçildiğinden beri gündemdeydi. Birleştirme işlemi 969
sayılı Kanun ve Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne dayandırılmaktadır. Ancak
burada açık bir çelişki vardır: 969 sayılı Kanun, yalnızca zarar eden
işletmeleri kapatma yetkisini Bakanlığa vermektedir. Merkezileştirme ise
kanunda bulunmamakta, sadece kararnamede yer almaktadır. Bu nedenle
merkezileştirmenin yasal dayanağı tartışmalıdır. Olurla bütün işletmeleri
birleştirmesi hukuki açıdan doğru olmamakla birlikte bunun getireceği sorunlar
ve sonuçların yasal zemine oturtulmadan yapılması hem kamusal hizmetlerin
aksamasına hem de emekçilerin aleyhine olacaktır.
Hükümetin öne sürdüğü temel gerekçe,
işletmelerin zarar ettiği iddiasıdır. Fakat şu soruları sormak gerekir:
- Bakanlığın 207 işletmesinden sadece
41’i zarar ederken, 45 işletme 350 milyon TL borç aldığı güne kadar neden
izlenmiştir?
- İşletmelerin zarar veya borç sebebi
sadece işçi ücretleri mi? Eğer işçi ücretleri ise işçiler genel bütçeye
geçirilerek işletmeler mali güçleri ile kamusal hizmet üretmeye devam etmesi
neden sağlanmıyor?
- Eğer asıl sorun işçi ücretleriyse,
2024 yılında döner sermaye kârı nasıl 3,8 milyar TL’ye ulaşmıştır?
- Yine 2024 yılında sadece merkez
hissesi olarak 824 milyon TL aktarılmışken, ortada gerçekten bir “zarar” var
mıdır?
Açıkça görülmektedir ki bu tablo,
yıllardır dile getirdiğimiz liyakatsizlik ve denetimsizlik sonucunda ortaya
çıkmıştır. Zararlar işçilerin ücretlerinden değil, yanlış yönetimden
kaynaklanmaktadır. Kamusal hizmetler sunulurken şeffaflık, hesap verilebilirlik
göz ardı edildiğinde işletmelerin yanlış eylemleri sonucunda kamusal hizmet
aksatılamaz.
Emekçilerin
hakkı ne olacak?
Merkezileştirme ile birlikte “Üretimi
Teşvik Primi” de tehlike altındadır. Şimdilik bu hak kaldırılmamış olsa da,
işletmelerin kâra katkısı oranında dağıtılacağı belirtilmektedir. Eğer
konsolide kâr düşük çıkarsa ya da hiç çıkmazsa, emekçilerin hakkı gasp edilmiş
olacaktır. Bu durum, çalışma barışını bozacak ve emekçilerin motivasyonunu
kıracaktır.
Çözüm
ne olmalı?
Sendika olarak biz, bu uygulamayı
kamusal hizmetin aksatılması olarak görüyoruz. Yanlış politikalar sonucu zarar
eden işletmeleri denetleyip etkin hale getirmek yerine, kâr eden işletmelerin
kaynaklarını merkeze çekmek kamu hizmetlerine zarar verecektir.
Eğer Bakanlık gerçekten kaynakların
etkin ve verimli kullanılmasını istiyorsa, çözüm bellidir:
- İşletme yönetimlerinde liyakat esaslı
atamalar yapılmalı,
- Denetim mekanizmaları
güçlendirilmelidir.
Bunun yerine tüm kaynakların merkeze
çekilmesi, hem kamusal hizmetlerin aksamasına hem de emekçilerin hakkı olan
üretim teşvik priminin ortadan kalkmasına yol açacaktır.
Çağrımız;
Bu birleştirme sonrası aşı, analiz vb
gibi önemli kamusal hizmetleri sunan işletmelere ödenek gönderilmez ise ne
olacağı belli değildir. Kervan yolda düzülür mantığından kurtulmadan oldu
bittiye getirilerek sorunlar çözülemez.
Bakanlığı bu yanlış karardan dönmeye,
işletmelerin kendi düzeninde kamusal hizmetlerini sürdürmesine izin vermeye
çağırıyoruz.03.09.2025
TARIM
ORKAM-SEN