image

Kadınların Bedenine, Kimliğine ve Yaşamına Yönelik Saldırılara Karşı Mücadele Çağrısı

 

Son altı ayda Türkiye’nin dört bir yanında kadınlar bedenleri, kimlikleri, emeği ve yaşam hakkı üzerinden sistematik saldırılara maruz kaldı. Kadın cinayetleri artarken, katillere verilen “haksız tahrik” ve “iyi hal” indirimleri, devletin ve erkek yargının şiddeti ödüllendirdiğini bir kez daha gösterdi. Kadınların doğurganlık üzerinden tanımlanması, LGBTİ+ kimliklerin hedef alınması ve toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarının geriye itilmesi, patriyarkanın devlet eliyle yeniden üretildiğini gösteriyor. Kadının bedenini kamusal, hukuki ve dinsel baskılarla kuşatma çabası, erkek egemen düzenin en çıplak haliyle sürdürülmesidir.

Öte yandan kadınların miras hakkı fiilen gasp edilmekte, tarım arazilerinde ve kentlerde kadınların mülkiyet hakkı erkeklere devredilmektedir. Çalışma yaşamında ise kadınlar düşük ücret, güvencesiz iş ve yoğun mobbing ile sınıfsal sömürünün en ağır biçimlerini yaşamaktadır. Kadın işsizliği erkeklere göre daha yüksektir; iş bulan kadınlar ise çoğunlukla taşeron, esnek ya da yarı zamanlı işlerde çalışmaktadır. Kadın emeği, evde görünmeyen ücretsiz emekle birlikte sermaye birikiminin en sömürülen alanıdır. Sendikalaşma oranı düşük, taciz ve mobbing vakaları ise yüksektir. Kadın işçiler hem sınıfsal hem cinsiyetçi sömürünün kesişiminde yaşamlarını sürdürmektedir.

Bütün bu saldırılar, kapitalizmin ve patriyarkanın ortak ürünüdür. Kadınların emeği, bedeni ve kimliği sermayenin daha fazla kâr ve iktidarın daha fazla denetim ihtiyacı için hedef alınmaktadır. Ataerkil hukuk ve toplumsal normlar kadınların miras hakkını fiilen gasp etmektedir. Tarım arazilerinde, kırsalda ve kentte kadınların mülkiyet hakkı çoğunlukla erkek akrabalara devredilmekte, kadınlar ekonomik bağımsızlıktan koparılmaktadır. Bu durum yalnızca bireysel bir adaletsizlik değil, aynı zamanda kadınların üretimden ve karar mekanizmalarından dışlanmasının sistematik bir aracıdır.

Son altı ayda onlarca kadın, boşanmak istediği, ilişkiyi bitirmek istediği ya da yalnızca kendi yaşamını özgürce sürdürmek istediği için öldürüldü. Bu cinayetlerde devletin sorumluluğu açıktır: Koruma kararları uygulanmıyor, failler çoğu zaman serbest bırakılıyor. Dahası, mahkemeler erkek katillere “haksız tahrik” ve “iyi hal” indirimleri vermeye devam ederek erkek şiddetini ödüllendiriyor. Katledilen kadınların isimleri sokaklarda haykırılırken, mahkeme salonlarında adalet bir kez daha sermaye ve patriyarkanın yanına yazılıyor.

Kadınların yaşadığı bu çok yönlü saldırı, kapitalizmin ve patriyarkanın ortak ürünüdür. Kadın bedeni, emeği ve kimliği üzerinde kurulan baskılar, sermayenin daha fazla kâr ve iktidarın daha fazla kontrol ihtiyacının parçasıdır. Çözüm; bireysel kurtuluş hikâyelerinde değil, örgütlü mücadelenin kolektif gücündedir. Kadınların miras hakkından çalışma yaşamındaki eşitliğe, şiddetten özgür kimlik mücadelesine kadar her alandaki talebi, sınıfsal ve toplumsal kurtuluş mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır.

Bizler biliyoruz ki gerçek kurtuluş; bireysel çözümlerde değil, örgütlü kadınların ve emekçilerin kolektif mücadelesindedir. Bu nedenle, “erkek adalet” değil, “gerçek adalet” için; bedenimiz, emeğimiz ve kimliğimiz için mücadelemizi büyütmeye çağırıyoruz.

 

Yaşasın Kadın Dayanışması!

Yaşasın KESK!

Yaşasın Tarım Orkam-Sen!

 

Oluşturulan Çalışma Grupları ve Katılımcılar

            1.         Laboratuvar çalışanı kadın emekçilerin karşılaştığı ayrımcılık ve mücadele yöntemleri

            •          Serap AKÇADAĞ

            •          Tubay SEYİTOĞLU

            •          Dilay KAYAER

            •          Suna ÖZGENÇOĞLU

            •          Saliha Ülkü OKAN

            2.         Gıda denetiminde karşı karşıya kalınan şiddet, ayrımcılık ve mücadele yöntemleri

            •          Derya KAYA

            •          Gönül AKGÖZ

            •          Bedia EREN

 

            3.         Tarımsal Politikaların Belirlenmesi

(a) Yanlış tarım politikalarının gölgesinde hayvancılık ; Kadın Veteriner Hekimlerin mücadelesi ve çözüm arayışı

            •          Menal EKİN ERDAŞ

            •          Muteber RUTBUL ÖZDEMİR

            •          Esra KİRAZOĞLU

(b) Tarımsal üretimde kadın emekçilerin karşılaştıkları sorunlar ve mücadele yöntemleri

            •          Ayşe TUTŞİ

            •          Sibel HALICI

            •          Tülün AKKOÇ

 

           

 

 

(c) Ekolojik yıkım ve kadın emeği

            •          Petek KAHRAMAN

            •          Serap BAYSAL

            •          Selma AYDIN

            •          Aysel BARS ORAK

            •          Tülün AKKOÇ

 

            4.         Orman emekçisi kadınların mesleğin cinsiyetçiliği karşısında yaşadıkları sorun alanları ve mücadele yöntemleri

            •          Suzan KOTAY

            •          Sibel ÇELİK

 

            5.         Gezici geçici tarım işçilerinde kadın ile çocukların  tespiti ve mücadelesi

                  Evin TANTEKİN

                  Serap BAYSAL

                  Zarife YILDIZ

                  Evin Zelal ÖZMEZ

 

 

 Çalışma grupları, kendi alanlarındaki sorun ve deneyimleri derinlemesine tartışarak kadın emekçilerin ortak taleplerini ve mücadele hattını kurultaya taşımakla görevlendirilmiştir.

 Toplantı, emekçi kadınların sendikal örgütlülükteki gücünü büyütme ve 2026 Kadın Kurultayı’na güçlü bir hazırlık yapma kararlılığı ile sonuçlanmıştır.

 

 

                                                                       Tarım Orkam-Sen Genel Kadın Meclisi