image

TARIM ORKAM-SEN 8. DÖNEM 2. KADIN MECLİSİ

30 OCAK 2025

SONUÇ BİLDİRGESİ

Gerçekleştirdiğimiz Kadın Meclisi toplantısının sonucunda; Ortadoğu’daki savaş ve kaosun derinleşen etkilerine ve bunun en çok kadınlar ve çocuklar üzerinde yarattığı acılara dikkat çektik. Türkiye'deki iktidarın politikaları, halkların yaşam hakkını tehdit etmekte ve toplumsal eşitsizlikleri derinleştirmektedir. Özellikle kadınların karşı karşıya olduğu yoksulluk, şiddet, işsizlik ve eğitim gibi sorunlar, iktidarın gerici ve baskıcı politikaları ile daha da kötüleşmektedir.

Mevsimlik tarım işçiliği gibi ağır çalışma koşullarında yer alan kadınlar, temel hizmetlere ulaşımda büyük zorluklarla karşılaşmaktadır. AKP-MHP iktidarının politikaları, doğamızı tahrip etmekte, kadın haklarını ve toplumsal kazanımları yok saymaktadır. Kadın cinayetleri, şiddet ve diğer toplumsal sorunlar hızla artmaktadır. Kadınların mücadelesini yok sayan bu politikalara karşı, biz kadınlar olarak direncimizi sürdürmeye, toplumsal eşitsizliklere, savaşa ve sömürüye karşı durmaya kararlıyız.

Kadınlar olarak örgütlü gücümüzü arttıracak, barış ve eşitlik için mücadelemizi sürdüreceğiz. Savaş ve sömürü politikalarına karşı topyekûn bir karşı duruş geliştireceğiz ve öz gücümüze güvenerek, özgür, eşit ve demokratik bir yaşam için var olmaya devam edeceğiz.

Bu sürecin sonunda, barışa, özgürlüğe ve toplumsal adalete katkı sağlamak amacıyla yürütülen mücadelemiz, eşit, özgür, demokratik ve laik bir yaşamın teminatı olacaktır.

Bugün, kadınların karşılaştığı ekonomik, ekolojik ve toplumsal krizlerin derinleştiği, savaşların ve katliamların arttığı bir dünyada, kadınların mücadelesi ve direnişi için toplandık. Dünya genelinde kadınlar, ataerkil rejimlere karşı birleşmiş ve güçlü bir karşı duruş sergilemiştir. İran'dan; Hindistan'a, Afganistan'dan; Rojava'ya kadar kadınlar, özgürlük, eşitlik ve yaşam hakkı için seslerini yükseltmiştir. Türkiye’de ise kadın cinayetleri, şiddet ve baskılara karşı mücadelemiz daha da güçlenmiştir. "Kadın cinayetleri münferit değil, politiktir" diyerek, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesini kararlılıkla sürdürüyoruz.

Kadınların ekonomik bağımsızlığını sağlamak, yoksullukla mücadele etmek, bakım hizmetlerinin kamusal ve nitelikli bir şekilde sunulması, kamu kreşlerinin sayısının artırılması, kadınların istihdamda daha fazla yer alması için çözüm üretilmesi gerektiğini bir kez daha vurguladık. Kamu bütçesinin cinsiyet eşitliğine duyarlı bir biçimde kullanılması için talebimizi dile getirdik.

AKP/MHP iktidarının, kadın haklarına yönelik saldırıları devam etmektedir. Kayyum atamaları, kadın kurumlarının kapatılması ve kadın dostu belediyeciliğin sonlandırılması gibi adımlar, kadınların kazanımlarına yönelik ciddi tehditler oluşturmaktadır. Ayrıca, kadınların kendi soyadlarını kullanması üzerinde yapılan baskılar, nafaka hakkına saldırılar ve toplumsal cinsiyet eşitliğine aykırı uygulamalar, sadece kadınları değil, tüm toplumu hedef almaktadır.

Kadınların bedenine yönelik müdahaleler ve eğitim politikalarında uygulanan cinsiyetçi kodlar, kadınların toplumsal yaşamda var olma biçimlerini daraltmaktadır. Tüm bu baskılara karşı, kadınların haklarını savunmaya devam edeceğiz. Ekolojik yıkım, rant politikaları ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı sesimizi yükseltecek, kadınların eşitlik mücadelesini güçlendireceğiz.

Özetle, kadınlar olarak; savaş, sömürü ve gerici politikalara karşı mücadelemizi sürdürecek, toplumsal cinsiyet eşitliğini, özgürlüğü ve adaleti sağlamak için var gücümüzle sesimizi duyuracağız.


AKP’nin 12. Kalkınma Planı ve Aile Yılı İlanı Üzerine Değerlendirme

AKP’nin 12. Kalkınma Planı, iktidarını sürdürebilmek için küresel sermaye ile uyumlu, piyasa dostu politikalarla şekillendirilmiştir. Ancak bu plan, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda gerici bir duruş sergileyerek, kadınların kazanımlarına yönelik ciddi tehditler oluşturmaktadır.

Plan, kadının toplumsal rolünü “geleneksel aile” modeline ve muhafazakâr değerler üzerine inşa etmeye odaklanmaktadır. Kadın ve aile, yalnızca toplumsal üretimin temel birimi olarak görülmekte, kadınların iş gücüne katılımı için piyasa dostu ve girişimci odaklı çözümler sunulmaktadır. Ancak, aile içindeki cinsiyetçi iş bölümünün güçlendirilmesi ve kadın emeğinin görünmez hale getirilmesi, bu yaklaşımın temel özelliğidir.


Kadınların Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği:

  • Plan, toplumsal cinsiyet eşitliğini sadece bir fırsat eşitliği olarak tanımlayarak, ekonomik ve toplumsal eşitsizlikleri gizlemeyi amaçlamaktadır. Kadınların haklarını savunan “İstanbul Sözleşmesi” gibi uluslararası sözleşmelerin feshedilmesi, kadınları daha fazla güvencesiz bırakmaktadır.
  • Kadınların aile içindeki geleneksel rollerinin güçlendirilmesi, kadının istihdama katılımını artırmaya yönelik önerilerde dahi cinsiyetçi bir bakış açısı ön plandadır.
  • Kadına yönelik şiddet, erken yaşta evlilik ve cinsiyet temelli ayrımcılıkla mücadeleye dair vaatler olsa da, planın gerici politikaları ve kadınların kazanılmış haklarına yönelik saldırıları göz ardı etmektedir.

·        Planda ayrıca, cinsiyetin toplumsal olarak yapılandırıldığını ifade eden toplumsal cinsiyet eşitliği kavramını ideoloji olarak kötücül bir anlama kavuşturan ve LGBTİ+ karşıtı söyleme dayalı bu karşı çıkışı görebiliyoruz


Aile ve Eğitim Politikaları:

  • "Aileyi yaşat ki devlet yaşasın" anlayışı, geleneksel aile yapısını güçlendirmeye yönelik muhafazakâr bir strateji izlemektedir. Aile, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini sürdürmek adına yeniden şekillendirilmektedir.
  • Eğitimde milli ve manevi değerlere vurgu yapılırken, kadınların eğitimde eşit fırsatlara erişimi ve kariyer yapma imkânları ikinci plana atılmaktadır. Bu, kadınların toplumsal eşitlik yolundaki engellerinin devam edeceğini göstermektedir.


Özel Sektör ve Kamusal Hizmetler:

  • Bakım hizmetlerinin özelleştirilmesi, kadının aile içindeki ücretsiz emeği üzerinden bir yük oluşturmakta, kamusal bakım hizmetlerinin sunulması gerektiği yerde özel sektör ön plana çıkmaktadır. Bu da kadınların iş gücüne katılımını engellemeye devam edecektir.

Sonuç: AKP’nin 12. Kalkınma Planı, toplumsal cinsiyet eşitliği, LGBTİ+’lar, kadın hakları ve aile politikaları konusunda gerici, muhafazakâr bir yaklaşımı sürdürmektedir. Kadınların iş gücüne katılımı, eşit haklara sahip olması ve toplumsal eşitlik mücadelesi, piyasa odaklı ve cinsiyetçi politikalara kurban edilmektedir. Sosyalist-feminist bir mücadelenin bu gerici politikaları bozarak, eşit ve özgür bir toplum inşa etmesi gerekmektedir.

Ayrıca, ceza hukuku alanında adını duyurmuş bir hukukçu olan Dr. Dilek EKMEKÇİ’nin sosyal medya platformu X'te yaptığı bir paylaşım nedeniyle “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla tutuklanması ve akıl hastanesinden “aklî dengesinin yerinde olmadığı”na dair rapor alınmaya çalışılması, kabul edilemez bir durumdur. Dr. Dilek EKMEKÇİ cezaevinde faşist sisteme karşı mücadelesine devam etmektedir. EKMEKÇİ’nin mücadelesini gündemde tutmak ve destek olmak için KESK Kadın Meclisine öneride bulunulmasına karar verildi.


8 MART İÇİN KESK 11. DÖNEM 2. KADIN MECLİSİNE ÖNERİLEN SLOGANLAR

·        Karanlıktan güneşe yürüyoruz.

·        Örgütlü kadın özgürdür.

·        Tüm gerici politikalarınıza karşı yaşamın her alanında birlikteyiz

·        EMEK bizim DOĞA bizim sömürüye karşı DİRENİŞ bizim

·        Kadın yaşamdır yaşam direniştir

·        Kadın cinayetleri politiktir, çözüm toplumsaldır!

·        Tüm gerici politikalarınıza rağmen geleceğimizi direnerek inşa ediyoruz.

·        Hapishanelerinizi tek tek yıkıyor yaşamı özgürce örüyoruz.

·        Özgür kadın özgür toplumla var olur.

·        Anne değilim bacı değilim kadın gibi kadınım.

·        Biz kadınlar evde de sokakta da iş yerinde de varız

·        Biz kadınlar yaşamın her alanında varız var olmaya devam edeceğiz

·        Kutsal aileye karşı kutsal yaşam.